Kos Adası’na bilet sadece 26 €!

SEFER BİLGİLERİ

Turgutreis-KOS
Gemi Tipi Kalkış Dönüş Süre Tek Yön Gidiş-Dönüş Açık Bilet
Feribot 09:00 18:15 30DK 22.00 € 26.00 € 36.00 €
Bodrum Kale-KOS
Gemi Tipi Kalkış Dönüş Süre Tek Yön Gidiş-Dönüş Açık Bilet
Feribot 09:15 17:15 60DK 22.00 € 26.00 € 36.00 €
Katamaran 08:45 17:30 25DK 25.00 € 30.00 € 40.00 €
Katamaran 09:30 17:30 25DK 25.00 € 30.00 € 40.00 €

KOS

12 Adalar’ın en büyüklerinden biri olan Kos Adası, diğer adıyla İstanköy, Bodrum Yarımadası’nın sadece 8 deniz mili uzağındadır. Osmanlı, Bizans ve Venedik dönemlerine ait görkemli tarihi eserleri, bütün ihtişamlarıyla misafirlerini beklemektedir. Kos, tarihi eserlerinin yanı sıra son derece gösterişli otellere, restoranlara, plajlara ve gece hayatına sahip modern bir turizm merkezidir. Ada nüfusu yaklaşık 40.000 kişi civarındadır. Bunların büyük bir bölümü turizm ile uğraşmakta, geri kalan kısım is tarım,hayvancılık ve balıkçılık ile geçimini sağlamaktadır

Kos Adası’nın merkezinde bulunan dünyaca ünlü Hipokrat Ağacı, adanın en önemli simgelerinden biridir. Mitolojik çağlarda doktorların atası sayılan Hipokrat, insan tedavisinin eğitim ile sağlanabileceğini göstermiş ve burada Asklepion isminde bir tıp merkezi kurmuştur. Günümüzde de doktorlar Hipokrat yemini etmek için Kos Adası’na gelmektedirler.

Osmanlılar, Kos’u 1523’te Hospitalier Şövalyeleri’nin elinden almış ve 1912’ye kadar tam 400 yıla yakın yönetmiş. Ada 1912’de İtalyan, II. Dünya Savaşı sırasında Alman, savaş sonrasında İngiliz yönetimi altına girdikten sonra 1947’de Yunanistan’a devredilmiştir. Bugün Kos Adası’nda Yunanistan vatandaşı olan Türklerin nüfusunun yaklaşık 3000 kişi  olduğu tahmin ediliyor ve ağırlıkla Kos’un merkezine çok yakın mesafede bulunan Platani kasabasında yaşıyorlar.

Günümüzde, Kos gelenekselliğin ve modernleşmenin bir kombinasyonudur. Birçok tarihi yerleri, doğal güzellikleri resmedilmeye değer köyleri yanı sıra mükemmel otel tesisleri, iyi organize edilmiş plajları, dükkanları ve daha bir çok kültürel etkinlikleri bulacaksınız.

LEROS

Leros, Güney Ege Denizi’nde Yunanistan’ın Dodecanese  yani 12 Adalar’ından birisidir. Bodrum’a bir saat  uzaklıkta olması sebebi ile Türkler tarafından çoktan keşfedilmiş olan ada, girintili çıkıntılı kıyılarındaki harika koyları,sahil ve tepe köyleri, tepeden bakan Ortaçağ-Bizans kalesi, hala bakir kalmayı başara bilen keyifli bir adadır.

Adanın en eski yerleşim yeri olan Agia Marina tepe köyü, çınar altı meydan kahvesi.daracık sokaklarındaki harika evleri minik fırın ve pastaneleri ile zamanda asılı kalmış gibi. Lakki marina ise Dodecanese adaları arasında en gelişmiş marinalardan birisidir.  1930’lu yıllarda İtalyanlar tarafından işgal edildiği dönemde  faşist rejimin ‘’Rasyonalist’’ ideolojisinin yansıması olarak inşa edilmiştir. İtalyanlar Afrika ile Avrupa arasındaki ticareti kontrol edebilmek amacı ile Leros’a önem vermişler  ve Lakki’yi  kendi üsleri olarak geliştirmişlerdir. İtalyanların işgalinden önce toplam nüfus 4000 iken , Mussolini’nin emri ile Lakki’ye 30.000 kişilik  yerleşim yeri inşa edilmiştir

Pantelli koyu  ve Alinda adanın önemli koylarındandır. Pantelli küçük bir balıkçı köyü olmasına rağmen Alinda’ya göre daha turistiktir. Özellikle tekneler ile gelenlerin gözbebeğidir. Alinda ise oldukça geniş bir koydur. Plajları kum ve denizin sakin olması sahil boyunca bulunan kafe ve restoranları ile çok tercih edilmektedir.

Pantelli kalesi ve müzesi , Agios lsidoros, Xirokampos Kalesi, Artemis Tapınağı kalıntıları, Belenis kulesi, Agia Marina Müzesi, Agia Kioura, Panagia Kavouradena, görülecek diğer yerler arasında.

KALIMNOS

 Kalimnos, Bodrum Yarımadası’nın batısında, Kos ve Leros adalarının tam arasında, üçgen şeklinde küçük bir ada. Ada küçük olmasına rağmen nüfusu 16 binin üzerindedir. Adanın tarihinide kısaca bir göz attığımızda,1522’den 1912’ye kadar Osmanlı hakimiyetinde olan  adayı 1947’ye kadar İtalyanlar yönetmiş. Osmanlı döneminde, yakındaki Kos ve Rodos adalarının aksine Kalimnos’a Türk nüfus pek yerleşmemiş. Kalymnos kurak ve dağlık bir adadır, ama sahip olduğu limanlar ona tarihi boyunca ayrı bir önem kazandırmıştır. Adada erken dönem Bizans bazilikaları görülür. Ancak esas ünü ‘sünger adası’ olmaktan gelir. Adanınca görkemli zamanında, her sene Paskalya döneminde adadan ayrılıp sonbaharda geri dönen dev bir filo yola çıkardı. Dalgıçların yarısı asla geri dönmezdi. Basınç düşürücü odalar adaya ancak 1950’lerde geldi. Bugün adadaki engelli yaşlı insanlar ‘vurgun’un etkilerini hatırlatır. 1986’da yerli süngerler bir virüs sebebiyle tamamen yok oldu ve hükümet ekonomiyi desteklemek için turizme yöneldi. Adanın batı kıyısındaki güzel sahiller boyunca uzanan tatil köyleri paket turların popüler yerlerindendir.

RODOS

   Antik Yunan Tanrısı Helios’un Şövalyeleri Adası Rodos. Girit’ten sonra ikinci büyük ada olan Rodos aynı zamanda Şövalyeler Adası olarak da bilinir. Rodos büyük bir ada olduğundan 2-3 gün sadece adaya bir giriş niteliğinde olsa da ,Old Town,surlar, Arkeoloji  Müzesi, Ustalar Sarayı ve adanın güneyine doğru yol aldığınızda en popüler ve ziyaret edilmesi gereken Lindos antik şehri 2-3 günlük Rodos gezinize rahatlıkla sığdıra bileceğiniz aktivitelerdir.  Adayı daha iyi keşfetmek için daha uzun süre konaklama yapılması gerekmektedir ki bunu tavsiye ederiz. Rodos mavi beyaz tonların kullanıldığı tipik bir Yunan adası görünümünden biraz farklı bir yapıya sahip. Sarımtrak tonlarda taş evler, surlar öğlen sıcağında daha da sararan atmosferik dar sokaklar ve o sakakların kapıları açık evlerinde açık kalan televizyonlardan yükselen yunanca cümleler ile çok farklı bir atmosfer sizi karşılayacak.

   Ada,1888 yılından beri Unesco Dünya Kültür Mirası’nda yer almaktadır. Mimarisinde adada 400 yıl boyunca hüküm sürmüş Osmanlı’nın etkilerini hemen görebilirsiniz. Rodos’ta ilk keşfedilecek bölge Eski Şehir (Old Town) Ortaçağ’da Saint Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilmiştir. Eski Şehri çevreleyen surların 12 kapısının herhangi birini başlangıç noktanız olarak belirleyerek şehrin meydanlara açılan parke taşlı labirent sokakalrını keşfetmeye başlayabilirsiniz.

Rodos’un en önemli yapılarından etkileyici egzotik mimarisi ile bir Ortaçağ sarayı olan Ustalar Sarayı Old Town’ın sokaklarında ziyaret edilecek ilk durak olabilir. Rodos’un muhteşem koyları  ve arkeolojik kalıntıları doğa ve tarih meraklılarını büyüleyecek niteliktedir. Araba kiralayarak ya da Rodos lindos arası otobüslerle günübirlik gideceğiniz gibi, yeteri kadar zamanınız varsa Lindos’un atmosferinde bir ya da iki gece geçirebilirsiniz.

SIMI

   Antik Yunan Tanrısı Helios’un Şövalyeleri Adası Rodos. Girit’ten sonra ikinci büyük ada olan Rodos aynı zamanda Şövalyeler Adası olarak da bilinir. Rodos büyük bir ada olduğundan 2-3 gün sadece adaya bir giriş niteliğinde olsa da ,Old Town,surlar, Arkeoloji  Müzesi, Ustalar Sarayı ve adanın güneyine doğru yol aldığınızda en popüler ve ziyaret edilmesi gereken Lindos antik şehri 2-3 günlük Rodos gezinize rahatlıkla sığdıra bileceğiniz aktivitelerdir.  Adayı daha iyi keşfetmek için daha uzun süre konaklama yapılması gerekmektedir ki bunu tavsiye ederiz. Rodos mavi beyaz tonların kullanıldığı tipik bir Yunan adası görünümünden biraz farklı bir yapıya sahip. Sarımtrak tonlarda taş evler, surlar öğlen sıcağında daha da sararan atmosferik dar sokaklar ve o sakakların kapıları açık evlerinde açık kalan televizyonlardan yükselen yunanca cümleler ile çok farklı bir atmosfer sizi karşılayacak.

   Ada,1888 yılından beri Unesco Dünya Kültür Mirası’nda yer almaktadır. Mimarisinde adada 400 yıl boyunca hüküm sürmüş Osmanlı’nın etkilerini hemen görebilirsiniz. Rodos’ta ilk keşfedilecek bölge Eski Şehir (Old Town) Ortaçağ’da Saint Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilmiştir. Eski Şehri çevreleyen surların 12 kapısının herhangi birini başlangıç noktanız olarak belirleyerek şehrin meydanlara açılan parke taşlı labirent sokakalrını keşfetmeye başlayabilirsiniz.

Rodos’un en önemli yapılarından etkileyici egzotik mimarisi ile bir Ortaçağ sarayı olan Ustalar Sarayı Old Town’ın sokaklarında ziyaret edilecek ilk durak olabilir. Rodos’un muhteşem koyları  ve arkeolojik kalıntıları doğa ve tarih meraklılarını büyüleyecek niteliktedir. Araba kiralayarak ya da Rodos lindos arası otobüslerle günübirlik gideceğiniz gibi, yeteri kadar zamanınız varsa Lindos’un atmosferinde bir ya da iki gece geçirebilirsiniz.

PATMOS

   Antik Yunan Tanrısı Helios’un Şövalyeleri Adası Rodos. Girit’ten sonra ikinci büyük ada olan Rodos aynı zamanda Şövalyeler Adası olarak da bilinir. Rodos büyük bir ada olduğundan 2-3 gün sadece adaya bir giriş niteliğinde olsa da ,Old Town,surlar, Arkeoloji  Müzesi, Ustalar Sarayı ve adanın güneyine doğru yol aldığınızda en popüler ve ziyaret edilmesi gereken Lindos antik şehri 2-3 günlük Rodos gezinize rahatlıkla sığdıra bileceğiniz aktivitelerdir.  Adayı daha iyi keşfetmek için daha uzun süre konaklama yapılması gerekmektedir ki bunu tavsiye ederiz. Rodos mavi beyaz tonların kullanıldığı tipik bir Yunan adası görünümünden biraz farklı bir yapıya sahip. Sarımtrak tonlarda taş evler, surlar öğlen sıcağında daha da sararan atmosferik dar sokaklar ve o sakakların kapıları açık evlerinde açık kalan televizyonlardan yükselen yunanca cümleler ile çok farklı bir atmosfer sizi karşılayacak.

   Ada,1888 yılından beri Unesco Dünya Kültür Mirası’nda yer almaktadır. Mimarisinde adada 400 yıl boyunca hüküm sürmüş Osmanlı’nın etkilerini hemen görebilirsiniz. Rodos’ta ilk keşfedilecek bölge Eski Şehir (Old Town) Ortaçağ’da Saint Jean Şövalyeleri tarafından inşa edilmiştir. Eski Şehri çevreleyen surların 12 kapısının herhangi birini başlangıç noktanız olarak belirleyerek şehrin meydanlara açılan parke taşlı labirent sokakalrını keşfetmeye başlayabilirsiniz.

Rodos’un en önemli yapılarından etkileyici egzotik mimarisi ile bir Ortaçağ sarayı olan Ustalar Sarayı Old Town’ın sokaklarında ziyaret edilecek ilk durak olabilir. Rodos’un muhteşem koyları  ve arkeolojik kalıntıları doğa ve tarih meraklılarını büyüleyecek niteliktedir. Araba kiralayarak ya da Rodos lindos arası otobüslerle günübirlik gideceğiniz gibi, yeteri kadar zamanınız varsa Lindos’un atmosferinde bir ya da iki gece geçirebilirsiniz.

EFES

Dünyanın 7 harikasından birisi olan Artemis Tapınağı‘nın da ev sahibi olan Efes Antik Kenti ülkemizin dünyadaki en meşhur, en çok ziyaretçi alan tarihi yerlerinden birisidir. Kuruluşu M.Ö. 6000 yıllarına dayanan ve Helenistik dönemden tutunda Roma, Bizans (Doğu Roma), Beylikler ve Osmanlı dönemlerine kadar aktif yerleşim yeri olarak kullanılan o soylu şehir; Efes.

Asırlar boyu üstün şehir planlama örneği oluşuyla, büyük öneme sahip bir liman kenti olmanın getirdiği ticaret merkezi özelliğiyle, binlerce yıl çok zengin kültüre sahip uygarlıklara ev sahipliği yapmasının kaçınılmaz sonucu olarak bir kültürler beşiği oluşuyla, Hristiyanlığın Hac merkezi olarak kabul görülmesi ve asırlardır bir dini merkez olma özelliğiyle; Efes tarihin bir parçası değil tarihin ta kendisi desek yanlış olmaz sanırım.

ARTEMİS TAPINAĞI

Çok şey yazılabilir, çok şey söylenebilir ama dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı için ama ne yazarsak yazalım Dünyanın yedi harikasını derleyen Sidon’lu Antipader kadar güzel tarif edemeyiz tapınağı;

“Mağrur Babil’in üstünde savaş arabaları için yol olan duvarını ve Alpheus’daki Zeus heykelini ve asma bahçeleri gördüm ve güneşin kolosusunu ve yüksek piramitlerin devasa işçiliğini ve Mausolos’un engin mezarını; ama Artemis’in bulutlar üzerine kurulmuş evini gördüğümde diğer tüm harikalar parlaklıklarını kaybetti ve dedim ki “İşte! Olimpus’un dışında, Güneş hiç bu kadar büyük bir şeye bakmadı.” (Antipater, Yunan Antolojisi [IX.58])

EFES ANTİK TİYATROSU

Antik dönemin en büyük açık hava tiyatrosu özelliğini taşıyan bu tiyatro tam 24.000 kişi kapasiteli. Tiyatronun sahnesi maalesef yıkılmış durumda ancak oturma alanları gayet iyi durumda. Bu tiyatro en büyük tiyatro olma özelliği dışında St.Paul’ün vaazlarının da gerçekleştiği yer olduğundan Hristiyanlık adına da çok önemli eser konumundadır.

MERYEM ANA EVİ

Burası Meryem’in Aziz John’la birlikte son yıllarını geçirdiği düşünülen kilise. Bu kilisenin de bulunuşu oldukça ilginç bir hikâyeye sahip.

Bir Alman köyünde yaşayan Anna Katharina Emmerick isimli daha önce köyünden hiç çıkmamış olan bir kadın amansız bir hastalığa yakalanır. Hastalığa yakalandıktan sonra tanıması mümkün olmayan kişiler ve görmesi mümkün olmayan yerler hakkında çok tutarlı bilgiler vermeye başlar. Bu durum yazar Clemens Brentano’nun da dikkatini çeker ve bu kadının yanına yerleşir. Brentano kadın ölene kadar kadınla kalır ve kadının ölümünden sonra onun anlattıkları doğrultusunda Meryem’in yaşamını yazıp kitap haline getirir. Tarih 1891 yılını gösterdiğinde İzmir Fransız hastanesinde bu kitap topluca okunurken gerçeklik payının olup olmayacağı üzerine bir tartışma geçer ve bu küçük grup 29 Temmuz 1891 yılında kitapta anlatılanlar ışığında bu kiliseyi bulurlar.

PAMUKKALE

Pamukkale travertenleri, 400 bin yıl önce bir dizi depremle Büyük Menderes havzasında termal suların oluşturduğu bir görsel şölen. Denizli‘de yer alan Pamukkale, her yıl milyonlarca insanın ziyaret ettiği karbeyazı travertenleri, büyüleyici Kleopatra Havuzu, Hierapolis Antik Kenti ile ünlü. 1000 yıldır kaplıca hizmet veren bu doğa şaheserinin terasları, kaplıca suyundan çökelmiş karbonat minerallerinden oluşuyor. Dünya’da hem doğal hem kültürel özellikleriyle UNESCO Dünya Mirası Listesine girmiş 29 yerden biri aynı zamanda.

Pamukkale Travertenleri oluşumu

Kaynaktan çıkan termal su 320 metre civarındaki bir mesafeyi kat ederek traverten başına gelerek buradan da kar beyazı rengindeki traverten katmanlarına dökülerek 240-300 metre kadar yol kat ediyor. Kalsiyum karbonatla doymuş su güneşin altında buharlaştığında ortaya ilk önce jel halinde beyaz travertenlerin pamuksu görüntüsü çıkıyor ve katılaşarak yüzeyi kristalleşmiş kayalara dönüşüyor. Bileşiminde kalsiyum karbonat dışında sülfat, sodyum, demir, potasyum, magnezyum, serbest karbondioksit bulunuyor.Tortullu kayaç traverten terası, pamuk gibi beyaz ve ilk halinin yumuşaklığı nedeniyle Pamukkale adını alan bölgede, 33-35 °C sıcaklık aralıklarında 17 adet sıcak su alanı bulunuyor. Antikçağdan bu yana şifalı suları ile tanınan ve o zaman da günümüzdeki gibi şifa bulmak isteyen ziyaretçilerini ağırlıyor. Şifalı suları sindirim, solunum, dolaşım ve deri hastalıklarına iyi geliyor. Bir zamanlar travertenleri yok etme aşamasına getiren; antik hamam yapısı ile travertenlerin arasında yer alan otellerin kaldırılması ile tekrar eski beyazlığına kavuştu.

Hierapolis Antik Kenti

Gerçeküstü güzelliğiyle Pamukkale’nin hemen yanı başında “Kutsal kent” anlamına gelen Hierapolis Antik Kenti yükseliyor. Hierapolis, hamamları, havuzları, gösterişli kent kapıları, amfitiyatrosu, gymnasiumu, tapınağı ve travertenleri ile gördüğüm en güzel antik kentlerden. Hierapolis Antik Kenti ve Pamukkale, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine 1988’de girdi.

Bölgede ilk olarak kimlerin yerleştiği kesin olarak bilinmiyor. Antik kentin MÖ 2. yüzyılda Bergama krallarından II. Eumenes tarafından kurulduğu, adını Bergama’nın kurucusu Telephos’un karısı Amazonlar kraliçesi Hiera’dan aldığı sanılıyor.

DALYAN

Dalyan, Akdeniz kıyısında yer alan, deniz, doğa, tarih ve tatil kavramlarının birbirine geçtiği nezih bir yer. Fethiye ile Marmaris arasında kalan Dalyan, Muğla’nın Ortaca İlçesine bağlı 5 bin nüfuslu bir kasaba. Dalyan Boğazı olarak adlandırılan, Köyceğiz Gölü ile Akdeniz arasında kıvrıla kıvrıla uzayan zümrüt yeşili sazlık ve lagünlerin kenarına kurulmuş. Adı henüz pek duyulmamış, ancak gittiğinizde sizi kendine hayran bıraktıracak çok sayıda ilginç yerleri var.

Kasabanın yanı başında mimari açıdan dünyada bir eşi daha olmayan kayalara oyulmuş kral mezarları var. Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden Kaunos Antik Kenti ise kasabanın tam da karşısında.

Labirenti andıran sazlıkların arasından süzülen tekneler sizi Avrupa’nın en iyi plajlarından biri seçilmiş İztuzu Plajına ulaştırıyor. Burada şahane bir ekosistem var. Bir yan masmavi Akdeniz, bir yanda tatlı su. Caretta carettalar, mavi yengeç, Nil kaplumbağası gibi türlerin yanında 180 kadar kuş türü bu ekosistemin parçası. Tatlı su gölleri, sazlık alanlar, kumul ekosistemleri, dünyada çok az yerde yetişen sığla ormanları, kızılçam ve makilerin süslediği kireçtaşı kayalıkları bölgenin ekolojik zenginliğini ve coğrafi güzelliğini ortaya sunuyor.

GÜNLÜK TEKNE TURLARI

 

JEEP SAFARİ

4, 6, 8 er kişilik üstü açık 4X4 arazi jeepleri  ile eşsiz manzaralı Bodrum koylarını ve Marmaris’i   keşfetmek, inişli çıkışlı tozlu topraklı parkurunda bir serüven yaşamak, doğa ile bütünleşip asfalt yollardan ve kalabalıktan uzakta, çamların yeşili, gökyüzünün mavisi ve dağların morluğunda hem gözlerinizi hem de ruhunuzu dinlendirmek için yapılan günübirlik gezi ve turlardır. Tur esnasında 4X4 arazi jeeplerini engebeli, el değmemiş doğal güzellikleri arasındaki patikalarda kendiniz kullanarak eşsiz sürüş macerası deneyimi ve adrenali yaşayacaksınız..

Tüm jeepler gruplara paylaştırılarak  brifing  verilir ve birlikte konvoy halinde yola çıkılır. Bölgelerin el değmemiş büyüleyici manzarası, tertemiz ve serin havası özellikle de mevsim yaz ise yoğun ağustos böceği seslerinin arasında yol alınır.
Kimi zaman trekking yapılarak yürünen patikalar, ilginç arazide bazen bir dere yatağından tıpkı bir sürat motoru gibi suları yara yara geçen, bazen de 70 derece meyilli engebeler aşan 4X4 jeeplerle yaşanan inanılmaz adrenalin, kimi zaman tarihin derinliklerine dalıp gideceğiniz ören yerleri ziyaretleri, kimi zaman Toroslardaki bakir cennet doğanın imreneceğiniz ve hatta kıskanacağınız güzelliklerini yaşayan insanlarla tanışmak, bazen de kaybeden grubun suya düşerek sırılsıklam olduğu neşeli, eğlenceli ve hayli çekişmeli ip çekme yarışmaları ve diğerleri..

Vize İşlemleri

Bodrum Havalimanı Transferi

2003 yılından beri siz değerli misafirlerimize havalimanı transfer hizmeti vermekteyiz. Diyadem Turizm Seyahat Acentası olarak en önemli önceliğimiz; siz değerli misafirlerimize, bakımlı araçlarımız ve uzman şoför kadromuz ile size güvenilir ve konforlu bir transfer hizmeti sunmaktadır 7/24 transfer hizmetimiz ile Bodrum Yarımadasında vip transferin keyfini bizimle yaşayın.

Dacia Logan MCV

Yolcu Sayısı : 1-4
Torba
500.00 ₺
Bodrum
550.00 ₺
Turgutreis
590.00 ₺
Gümüşlük
620.00 ₺
Kadıkalesi
620.00 ₺
Akyarlar
620.00 ₺
Yalıkavak
550.00 ₺

Mercedes Vito

Yolcu Sayısı : 1-6
Torba
750.00 ₺
Bodrum
850.00 ₺
Turgutreis
1100.00 ₺
Gümüşlük
1100.00 ₺
Kadıkalesi
1100.00 ₺
Akyarlar
1100.00 ₺
Yalıkavak
1100.00 ₺

Mercedes Sprinter

Yolcu Sayısı : 1-14
Torba
1300.00 ₺
Bodrum
1300.00 ₺
Turgutreis
1500.00 ₺
Gümüşlük
1500.00 ₺
Kadıkalesi
1500.00 ₺
Akyarlar
1500.00 ₺
Yalıkavak
1500.00 ₺

Mercedes E-Class

Yolcu Sayısı : 1-4
Torba
2100.00 ₺
Bodrum
2100.00 ₺
Turgutreis
2100.00 ₺
Gümüşlük
2100.00 ₺
Kadıkalesi
2100.00 ₺
Akyarlar
2100.00 ₺
Yalıkavak
2100.00 ₺

Dergilerimiz

Please contact us for advertisement corporation by calling or texting +905326177484

Uçak Bileti

Uçak biletlerinizi acentemız aracılılığıyla zahmetsiz bir şekilde alabilirsiniz. Dilerseniz transferinizi de biz ayarlayabilir, seyahatinizi planlayabiliriz.

© 2024 Diyadem Turizm | Tüm Hakları Saklıdır

Tasarım Birimsoft

Sohbete Başla
Yardıma mı ihtiyacınız var?
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabiliriz?